Türkiye’de Geri
Kalmışlığın Tarihi
Ülkemizde
hemen her gün siyasi tartışmalarda, kahvehane sohbetlerinde ülkemizin geri
kalmışlığından, Avrupa’nın, Amerika’nın ne kadar ileri memleketler olduğundan bahsederiz.
Kimimiz Alman disiplinine hayran olurken kimimiz Japonların çalışkanlığını anlata
anlata bitiremez. 7 Cihana hüküm sürmüş biz Osmanlı torunlarına zor gelir geri
kalmışlık. Bu zor gelme hali her yurt dışı seyahatinden sonra tekrar depreşir,
kendi kendimizi ezikleriz.
Eski Dış İşleri Bakanı İsmail
CEM (Merhum) tarafından kaleme alınan “Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi” yukarıda bahsetmeye çalıştığım geri kalmışlık halinin tarihsel süreç içerisinde
gelişimini inceleyen objektif bir eserdir.
Eserde toplumsal ihtiyaçların
gelişimi nüfus, tarımsal yöntemler gibi temel ekonomi alanından giriş yapılmış.
Bunun akabinde yazarın, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli ticari faaliyeti
olarak gördüğü toprak rejimi konu edilmiş. Toprak rejiminin devletçi bir yapı
ile yönetildiği ve bu yapının asker ihtiyacının temin edilmesinden verimlilik
artışlarının sağlanması gibi fonksiyonları olduğundan bahsedilmiş. Devletçi yapının
devamı niteliğinde Lonca Teşkilatı üzerinde de durulmuş.
Avrupa’da başlayan Rönesans
ve sömürgecilik faaliyetlerinin Fatih döneminden itibaren imparatorluğu nasıl
ekonomik darboğaza sürüklediği, İpek yolunun önemini nasıl kaybettiği ve
Anadolu ekonomisine katkı sağlayan kervansarayların nasıl ömürlerini doldurduğu
irdelenmiş.
Devletin para
ihtiyacının artması ve zengin-eşraf kesimine toprakların nasıl devr edildiği
anlatılarak, Anadolu’da derebeylik-ağalık olarak nitelendirebileceğimiz
yapıların ortaya çıkışına vurgu yapılmış.
Toprak rejimin
bozulmasıyla Tımarlı Sipahilerin sahneden çekilmesi ve meydanın tamamen
Yeniçerilere kalması ve yeniçeri ocağına asker kaydı için yapılan
usulsüzlüklere yer verilmiş. Yozlaşma bu dönemde o kadar artmış ki savaşta
hayatını kaybeden Ordu’nun kadısının üzerinden 10’un üzerinde (şehit olanlara
ait) maaş alma belgesi çıkmış.
Liyakat unsurunun ortadan kalkması ve Makamların
satılması sonucu zalim yöneticilerin iş başına gelmesi ve “Selam olsun benden
Bolu Beyi’ne” diyen, adını tarihe yazdıran Köroğlu’nun ortaya çıkma süreci akıcı bir şekilde işlenmiş.
Celali isyanlarının
ortaya çıkışı, amaçları… Bu dönemde Anadolu halkının göç hareketi Ankara’nın
Bacı kasabasının boşalmasıyla betimlenmiş. Yine Kırıkkale Keskinde 20.000
insanımızın açlıktan hayatını kaybetmesi...
Osmanlı İmparatorluğunun
çöküşünü hızlandıran anlaşmalar, borçlanmalar, askeriyenin teknolojide geri
kalmışlığı, devlet kadrolarının yetersizlikleri…
Atatürk ve silah
arkadaşlarının bağımsızlık savaşını kazanıp tüm kurumları iflas etmiş bir
imparatorluktan yeni bir ülke kurmayı başarmaları buna karşın geri kalmışlıkta
başarı sağlayamamaları…
Cumhuriyet döneminin
kendi hâkim zümresini oluşturması ve jandarma yoluyla devletin vatandaşa zulm
etmesi… Ağır vergiler, görevini kötüye kullanan memurlar vs…
Atatürk sonrasından Amerikan yardımı almaya
kadar giden sürecin analizi.
Demokrat partili yıllara
geçiş ve Fert Eliyle Birikemeyecek Sermayeyi Ferde Biriktirmek çabası…
Nato’ya üye olan Türkiye’ye, Amerika’nın ucuz asker gözüyle bakması, verilen silahların eski ve kullanım
şartlarının sınırlandırılmış olması konuları da özenle işlenmiş.
Yazar tarihsel süreç
içerisinde geri kalmışlığı objektif olarak incelemiştir. Bununla beraber eserde
Osmanlı toprak rejiminin bozulması geri kalmışlığın sebeplerinin başında yer
almaktadır. Bu düşünce abartılıdır.
Kitabın sonuç bölümünde
ise kalkınma için yeterli bir formül verilmemiştir.
Ülkemizin gelişmesi,
geri kalmışlığın tarihsel süreçleri gibi konulara ilgisi olan kitap dostlarının
okumasını öneririm.
Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi eserini miras
bıraktığı için İsmail CEM’e kocaman teşekkürler. Rahat uyu, mekânın cennet
olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder